Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği Başkanı İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, “STK’lar olarak girişim gücümüzü sürdürülebilirlik yönetimi için tam ortaya koymada, yurttaşa ve politika yapıcılara ulaşmada daha da iyi, daha da verimli olmalıyız. STK’lar arası işbirliği de daha güçlü olmalı” diyor.

2020 yılı boyunca herkesin planlarını altüst eden pandeminin, sizin çalışmalarınız ve sürdürülebilirlik açısından nasıl bir etkisi oldu?

SÜT-D olarak 2020 yılına enerjimizi toplamış ve eylem planımız hazır başlamıştık. Bizim topluma açılan yüzümüzde, üç yönlü görünürlük ve etkimiz var. Yıl boyu misyon ve vizyonumuza uygun önemli gün ve haftalarda basın bülteni ile yazılı, işitsel ve görsel medyada yaygın etki hedefliyoruz. Gelen etkinlik destekleme ve konuşma davetlerini gerçekleştiriyoruz. 2014 yılından beri her yıl İstanbul Karbon Zirvesi‘ni yapıyoruz. Pandemi nedeniyle Zirvemizi yapmadık. Çevrimiçi yapmayı da istemedik, çünkü konusunun lider etkinliğinde, biz paydaşlarımızı İTÜ’nün tescilli yeşil yerleşkesinde, baharın güzelliğinde kahve tadı ve kokusu ile güler yüzleriyle ağırlamaktan, fayda yaratmaktan onur duyuyoruz. Medya yönetimimizi aksatmadan sürdürdük. Çevrimiçi etkinlik davetlerine katıldık. COVID-19 küresel salgını biyolojik bir afet olarak yaşamımızı sarstı. Evde kapalı kalınca, bu güzelim gezegene neler yaptığımızı, dışarıda ne kadar harika bir doğal yaşam olduğunu ve de doğamızı nasıl da bozduğumuzu birden daha çok düşünmeye başladık. İnsanın sağlığına, doğanın sağlığına, çevre ve iklim değişimine etkisinin boyutları, tartışılamayacak ciddi sorunlar olarak ortaya çıktı. Takip edildiği üzere Aralık 2019’da başlayan Avrupa Birliği (AB) yeni mevzuatı ve Birleşmiş Milletler (BM) eylem planları, 2020 ve sonrasında yaşamda başta iklim değişimiyle mücadele olmak üzere sürdürülebilir günlük ve endüstriyel yaşam, diğer deyişle doğamız için gündemimizde. SÜT-D bu gündem için, sürdürülebilirlik yönetimi için uğraşlarının kıymetini bilerek, tetikleyici etkisini güçlendirmeye karar verdi.

Geçtiğimiz yıl hangi alanlarda çalışmalar yaptınız ve önümüzdeki yıl için neler planlıyorsunuz?

SÜT-D basın bülteni başlıklarıyla 2020 yılının sürdürülebilirlik ajandasını özetlemek istiyorum. 2019 yılında, ilk kez ülkemizde SÜT-D’nin gündeme getirdiği 18 Mart Geri Dönüşüm Günü’nde, 7. doğal kaynak olarak “Geri Dönüştürülebilirler” kelimesini, kapsadığı atıkların hava, su, kömür, petrol, doğalgaz, mineraller yanında hammadde olarak önemini bildirmiştik. 2020’de geridönüşüm sektörünün ulusal katkısını vurgulayarak topluma açıldık. Teması biyoçeşitlilik olan 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde “Bitki, hayvan, mikroorganizma olarak tanımlanan yerküredeki 13 milyon çeşitliliğin, yaşamımızı benzersiz kılan zenginliğimizin 1 milyon türü giderek yok oluyor. Doğamızı hep beraber onarmalı, yenilemeli ve korumalıyız. Sağlıklı yaşam, sağlıklı gezegende mümkün” dedik. Soğutma enerji yoğun bir teknoloji. 26 Haziran Dünya Soğutma Günü açıklamamızda, soğutmanın günlük yaşam ve endüstride vazgeçilemez yerine, tarladan sofraya gıda ile ilaç, aşı, kan, organ taşınması ve depolanmasındaki mühim konumuna dikkat çekerek, sağlık, çevre ve iklim değişimine etkilerini, dünyamızın sürekli ısınan kocaman bir akvaryum olduğunu sağlık ve gıda güvenliği için vurguladık. 4 Temmuz Uluslararası Kooperatif Günü’nde sürdürülebilir üretim ile karbon ayakizini düşürecek kooperatiflerin iklim değişimi mücadelemizde küresel ısınmaya dur demek için ve de yaygın bilgi oluşturmak için önemli yerini gündeme taşıdık. SÜT-D, 2020’de “Görünmez Atık” tanımını iki kez duyurdu. 19 Eylül Dünya Temizlik Günü’nde dijital yaşamı temizleme çağrısı yaparak, dijital karbon ayakizini düşürerek, enerji tüketiminin kesemize ve iklim değişimine maliyetini azaltmaya dikkat çektik. “Görünmez Atık” başlığıyla yürütülen 21-29 Kasım 2020 tarihlerindeki Avrupa Atık Azaltım Haftası’nda da “Görünmez atıklar üretimlerde tonlarca oluşarak, küresel ısınmaya neden olan seragazı emisyonlarına sebep olarak iklim değişimine, iklim maliyetine etki ediyor” diyerek, “Ürünlerimiz hafif olsa da gerçek ağırlıkları büyük. Bir dizüstü bilgisayar üretilirken 1200 kilo atık çıkıyor. Bir akıllı telefon üretilirken 86 kilo atık çıkıyor” gibi çarpıcı sayısal değerlerle farkındalığı artırarak, “Görünmez atıklarımızı azaltalım, cebimize de katkı yapalım” çağrısı yaptık. 5 Ekim Dünya Habitat Günü’nde “Herkes İçin Konut: Daha İyi Bir Kentsel Gelecek” teması için nüfusun yüzde 20’sinden fazlasının, yaklaşık 1,8 milyar insanın yeterli konuttan yoksun olduğunu, bu sayının 2030 yılında 3 milyara yükselmesinin öngörüldüğünü, barınma-sağlık ilişkisinin önemini duyurduk. Basın duyurularımız yazılı basında yer alırken, SÜT-D web sitemizde radyo ve TV kayıtlarımızı paylaşıyoruz. Sosyal medyamızı etkin kullanıyoruz. 2020 yılındaki çevrimiçi etkinliklerde de sesimizi duyurduk. 24-26 Aralık 2020 tarihlerinde yapılan Uluslararası Sürdürülebilir Yaşam Konferansı’nı destekleyerek “Sürdürülebilir Yaşam Yönetimi” başlıklı sunumumuzu delegelerle paylaşarak yılımızı bereketle bitirdik. SÜT-D Gençlik Kurulu bizim için mühim. Ardışık çevrimiçi atölye çalışmalarımızı yıl boyu yaparak, karbon ayakizi, su ayakizi, atık yönetimi ve yaşam döngüsü değerlendirilmesi, sürdürülebilirlik yönetimi-sağlık ve yeni AB Mevzuatına odaklandık.

İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik bağlamında, sizce sivil toplum çalışmalarındaki en büyük sorun nedir?

Sivil Toplum Kuruluşu (STK) çalışmalarında etkin olmak önemli. STK’lar olarak girişim gücümüzü sürdürülebilirlik yönetimi için tam ortaya koymada, yurttaşa ve politika yapıcılara ulaşmada daha da iyi, daha da verimli olmalıyız. STK’lar arası işbirliği de daha güçlü olmalı. Çünkü yerküremiz sürdürülebilir yaşam gereği için çığlığını yükseltti. En bencil canlı, insan, sürdürülebilir yaşamalı ve üretmeli, tüketmeli. Evde, işte, okulda, yolda, tarlada, ormanda, her yerde, çevre kirliliği önleme ve iklim değişimine dur deme vakti. COVID-19 pandemisi biyolojik bir afet. Yeni pandemiler olabilir. İklim değişimi sonucu meteorolojik afetler de yaşanıyor. 2021 çok sıcak bir yıl olacak. Ülkemizde kuraklık olabilir. Kaynakları verimli yönetilmeli, en iyi atık-su-enerji yönetimini mevcut en temiz teknolojilerle gerçekleştirerek, sürdürülebilir üretim- tüketim-hizmet ile ilerlemeliyiz. Kentlerimiz için yerel iklim planlamaları, iklim değişimine dirençli olmak mühim. AB, kendi sınırları içinde karbon kaçağına dur deme kararı aldı. Bu karar endüstrimiz, ihracatımız için önemli. AB Emisyon Ticaret Sistemi’nde (Sınırla-Al ve Sat İlkesi) değer kazandı. Bizim mevzuatımız da geliyor. BM Genel Sekreteri António Guterres’in son açıklamasında olduğu gibi “Dünyanın en acil görevi: 2050 yılına kadar karbon nötr olma hedefine ulaşmak”. Bunun için karbonu, seragazı salımlarını iyi yönetmeliyiz. Kuruluşlarımız sürdürülebilirlik yönetimiyle ürünlerinin karbon ayakizini düşürmeli. STK’lar yurttaş ve endüstride karbon yönetimi kapasitesinin artması için uğraşmalı. Yok sayılamayacak, göz ardı edilemeyecek bir durumdayız. Seferberlik gerek.

Son olarak kamuoyuna yönelik mesajınızı veya çağrınızı almak isteriz…

Kara ve su ekosistemleri bozuldu. Hep beraber doğamızı onaralım ve koruyalım. Yeşil ve mavi adil toparlanalım. Hepimizin yurttaş ve çalışan olarak günlük ve endüstriyel yaşamda seçimlerimiz, kararlarımız, uygulamalarımız mühim. Sürdürülebilirlik yaşam, kültürümüzün itici gücü olmalı. Az tüketim, yeniden kullanım, paylaşmak hayatımızda olmalı. Düşük karbon ayakizli yaşayalım. Sürdürülebilir yaşam olmazsa sağlık da olmaz. Güzelim ülkemizin iklim direnci yüksek olmalı. Okuyucularınızı 28 Eylül 2021 günü, İTÜ’ye, VII. İstanbul Karbon Zirve’mize bekliyoruz. “İklim Esnek Türkiye İçin Yeşil Toparlama” diyerek tüm paydaşlar bir araya geleceğiz. İklim finansmanı, Karbon Piyasası, AB ve Türkiye Mevzuatı, Pandemi Sonrası Ekonomi ve Karbon Yönetimi başlıklarına odaklanacağız. Zirvemizde “SÜT-D Düşük Karbon Kahramanı Ödülleri” takdim törenimiz olacak. Kişi ve kuruluşların sosyal ve teknik karbon yönetimi başarılarını taltif ettiğimiz bu ödül için web sitemizden başvuru yapılabilir. Bekliyoruz…

Haberin Bağlantısı: