Geridönüş Plastik ve Ambalaj Dergisi’nin 2. Sayısı’nda, Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) Başkanı Sayın Filiz Karaosmanoğlu ile röportaj gerçekleştirdik.
Karaosmanoğlu; “SÜT-D oluşumunun kuruluş hikayesini ve amaçlarını bizlerle paylaştı. Gerdönüşümün önemine değinen Karaosmanoğlu, “Çöpte ham madde gizlidir” diyerek “Çöpten çöp çıkarmamak gerek” diyorum. Geri dönüştürülebilirlere değer katma ekonomimize de güç katmaktır.” dedi.

Değerli Filiz Hanım sizi tanıyabilir miyiz?
Filiz Karaosmanoğlu, 1982 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’nden (İTÜ) Kimya Mühendisi unvanı ile mezun oldu. Karaosmanoğlu, İTÜ’den Yüksek Mühendis ve Doktora derecelerini alarak, Doktora Sonrası Araştırma çalışmasını Kanada Nova Scotia Teknik Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü’nde yaptı. 1993 yılında Kimya Mühendisliği Enerji Teknolojisi Bilim Dalı’nda Doçent unvanı alan Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, İTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü’nde görev yapmaktadır. Prof. Dr. Karaosmanoğlu 2008-2012 yıllarında Yalova Üniversitesi Kurucu Rektör Yardımcısı ve Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölümü Kurucu Başkanı görevlerini yürüttü. F. Karaosmanoğlu’nun temel araştırma alanı biyoyakıt teknolojisi olup, temiz üretim teknolojileri üst başlığı ile yağlama yağları, atık yönetimi ve Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi konularında çalışmaktadır. Dünya Gazetesi “Sürdürülebilir Yaşam”, Madeni Yağ Dünyası “Sürdürülebilirlik, Çevre ve Biyoyağlama Yağları” ve Deniz Kartalı Portalı köşeleri ile Green Power dergisinde yazan Prof. Dr. Karaosmanoğlu başta Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) olmak üzere sivil toplumda görev yaparak, sürdürülebilir üretim-tüketim-hizmet, yenilenebilir kaynaklı enerji teknolojileri ve iklim dostu yaşam için uğraş vermektedir. Evli ve bir çocuk annesi olan Prof.Karaosmanoğlu, Üsküdar-İstanbul’da büyümüş bir Rumeli kızı olup, ailesi, arkadaşları, öğrencileri, vatan sevgisi, iş, keşif, kültür ve keyif seyahatleri, kahve tadı ve kokusu ile yaşam enerjisini yüksek tutmaktadır.

Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) kuruluş hikayesi nedir?
Kyoto Protokolü sonrası yapılan çalışmaları değerlendirmek ve büyük bir hevesle beklenen Paris İklim Zirvesi öncesi ülkemizde ve dünyada olagelenleri masaya yatırmak üzere Nisan 2014’te, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde gerçekleştirilecek.

“I. İstanbul Karbon Zirvesi” öncesindeki çalışmalar sürerken bir araya gelen akademi, kamu ve iş dünyası temsilcileri ile gençler tarafından 2013 yılında SÜT-D kuruldu.

SÜT- D’nin amacı nedir?
SÜT-D çalışmalarında resmi erk, yerel yönetimler, üniversiteler, iş dünyası, sivil toplum örgütleri ve medya ile yakın işbirliğinde olarak “Sürdürülebilirlik” kavramının tüm sosyal ve teknik yönleriyle uğraş vererek yerküremiz için yeşil sivil gücünü ortaya koymaktadır. Üyelerimizin yüzde yetmiş beşi kadın, yüzde altmışı ise otuzbeş yaş altında. SÜT-D yeni, ancak hızla yaygın etkiler yaratmış güçlü bir sivil oluşum. 30 Kasım 2015 tarihinde SÜT-D, Türkiye’nin ilk ve tek Sürdürülebilir Etkinlik Yönetim Sistemi (ISO 20121) sertifikasına sahip olan derneği olarak topluma sürdürülebilirlik yönetimi için mükemmel bir öncü oldu. Bizler söylemiyoruz, yapıyoruz.

“Sınırlı kaynaklarla sınırsız insan ihtiyaçları nasıl karşılanır? Ne yapmalıyız?” sorularının cevabı sizce nedir?
Dünyamıza taşıyamayacağı kadar yük bindirerek sınırlı kaynaklarımızı bencilce tüketiyoruz. Sınırsız ihtiyaç olamaz. İnsanoğlu bilinçli tüketici olmalı ve giderek sade yaşama geçmelidir. Yerküremizin kaynaklarını her yerde kaynak verimli tüketmeliyiz. Kişi tüketirken katı-sıvı-gaz atıklarla çevresini kirletmemeli, sebep olduğu sera gazları ile iklimini değiştirmemelidir. Dünya çığlık atıyor ve bu gidişata dur dememiz gereğini bize sürekli hatırlatıyor.

Sürdürülebilir üretim ve sürdürülebilir tüketim kavramını bize özetler misiniz?
İnsanoğlunun refah ve konforu ile yaşam kalitesi için olan üretim, tüketim ve hizmet yaşam döngüsü boyunca kaynak verimli, mevcut en iyi teknoloji ile en iyi su-enerji- atık yönetiminde yapılırsa, temiz üretim-tüketim-hizmet gerçekleşir. Eğer kullanılan doğal kaynakları, tüm kaynakları gelecek nesillerin ihtiyaçlarını da dikkate alarak, bu ihtiyaçları tehlikeye atmadan tüketirsek “Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim (SÜT)” başarılır. Sürdürülebilir olmak, kaynakları gelecek için “daim” kılmaktır. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile belirlenmiş 12 no’lu amaç “Sorumlu Üretim ve Tüketim” başlığında SÜT kalıplarının güvence altına alınması gereğini vurgularken, eğer üretim ve tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmezsek yerküremize geri dönülemez zarar vereceğimizi ortaya koymaktadır. İşte bizler SÜT-D olarak bu yolda uğraş veriyoruz. Ben, bu alanda, hem akademik çalışmalarımda hem de sivil aktivist olarak yeşil kalemimi de köşelerimde etkin kılarak ilerliyorum.

Atık ve geri dönüştürülebilen atık kavramına bakışınızı öğrenebilir miyiz?
Sürdürülebilir yaşam için en iyi atık yönetimi her yerde şarttır. Yaşamımızın her anında yanı başımızda olan atık, üretimlerde kaynak verimliliği için mühim bir kıymet, değerli bir ham maddedir. Atık yeşil ekonominin yapı taşlarından biridir. Endüstriyel ve günlük yaşamın düşük karbonlu ekonomiyle ilerlemesinde her bir ürün ve/veya hizmetin yaşam döngüsünün üretim-tüketim süreçlerinde ve ömrünü tamamlamasının ardından atık yönetimi ve atığın yarattığı ekonomi, karbon döngüsü için mühimdir.

SÜT üst başlığında atık önceliklemesine göre en az atık oluşturma; atığı yeniden kullanma; atığı geri dönüştürme; atıktan malzeme/enerji kazanımı/bertaraf sırası esas alındığında geri dönüşüm endüstrisi öne çıkar. Geri dönüştürülebilir atıklar (Geri Dönüştürülebilirler) hava, su, kömür, petrol, doğal gaz ve minerallerden sonra yerküremizin yedinci doğal kaynağı olarak kabul edilmektedir. Akılda kalıcı bir söylemle “Çöpte ham madde gizlidir” diyerek “Çöpten çöp çıkarmamak gerek” diyorum.

Geri dönüştürülebilirlere değer katma ekonomimize de güç katmaktır. 2009’dan bu yana söylediğim ve yazdığım gibi “Atıklar ulusal servetimizdir”. Bu nedenle atıklarımızı yasal zincirde toplamalı, ayıklamalı, geri dönüştürmeli ve döngüsel ekonomide büyütmeliyiz. Diğer deyişle yaşamımızın giderek karbonsuzlaşması için atık önceliklemesinin uygulanması, mevcut en temiz üretim teknolojisi ve neredeyse sıfır atıkla sürdürülebilir yönetimle ilerleme gereklidir. Bu durum kişisel tüketimler, küçük, büyük, devasa fabrikalar için de geçerlidir. Fert, iş dünyası, sivil toplum, medya, yerel yönetim ve kamu olarak sorumluluklarımız ve duyarlı olmamız gerekenler var.

SÜT-D olarak döngüsel ekonomi üst başlığında atık yönetimi, geri dönüşüm, atıktan katma değeri daha yüksek ürünlerin eldesini amaçlayan ileri geri dönüşüm için farkındalık yaratma, paydaşlarla ilerleme, sektörün büyümesi için etkinlikler yapma daimi iki önceliğimizden biri. SÜT-D Türkiye’nin ilk ve tek elektrikli ve elektronik atık zirvesini 2015 yılında yaparak ve “E-Atık Kahramanı” ödülünü de vererek yaygın etki yarattı.
Her yıl Dünya Çevre Günü basın duyurularımızla konuyu gündeme taşırken, yine bir ilki daha başardık. Ekim 2018’de Küresel Geri Dönüşüm Vakfı tarafından önerilen 18 Mart Küresel Geri Dönüşüm Günü’nü 2019’da paydaş dikkatine sunarak yedinci doğal kaynağın çevre ve döngüsel ekonomi için yerini öne çıkardık. Bu yıl Küresel Geri Dönüşüm Günü’nün ana teması olan “Geri Dönüşüm Kahramanları” önemi için çağrı yaptık.

Dünya plastik sektörünün durumunu sürdürülebilir üretim ve tüketim kavramları üzerinden yorumlar mısınız?
Polimerlerin keşfi ve polimerlerin çok sayıda son ürün olarak insana sunulması kimya endüstrisinin devrimlerinden biridir. Plastik, kauçuk, fiber ürünler hayatımızda bizimledir.

Plastikler çeşitlilik, işlev, hafiflik, hijyen ve kolaylıklarıyla vazgeçilemezdir. Vazgeçilemeyecek diğer ciddi husus da atık plastik yönetimini başarmaktır. İnsanoğlu bunu yapabilir. Yapmalıdır.

Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde atık plastikler ilk kez Şubat 2017’de Temiz Denizler adlı kampanyanın “Plastiğe Karşı Duralım” söylemi ile öne çıktı. Kampanyaya destek sözü verdik. SÜT-D eylem planında atık plastik yönetimi mühim yere sahiptir. 5 Haziran 2018 Dünya Çevre Günü teması “Plastik Kirliliğini Yen”, 8 Haziran 2018 Dünya Okyanus Günü teması ise “Plastik Kirliliğin Önlenmesi ve Sağlıklı Bir Okyanus İçin Çözümlerin Teşvik Edilmesi” idi. SÜT-D plastik ayak izini gündeme taşıyarak, tek kullanımlık plastik kullanımını azaltma çağrısı yaptı. BM Çevre Programı (UNEP) tarafından hazırlanan 2018 tarihli “Tek Kullanımlık Plastikler: Sürdürülebilirliğin Yol Haritası” adlı raporun önsözünde Başkan Erik Solheim “Plastik mucize bir malzemedir” diye başlamakta, yaşamımıza sunulan kullanım seçeneklerinin yeri ve karşımızdaki büyük çevre sorununu vurgulayarak “Plastik sorun değil. Plastikle ne yaptığımız önemli. Mucizevi plastikleri kullanırken daha akıllı olmamız gerekiyor” demekte. Bu raporda tek kullanımlık plastiklerin üretim-tüketim-atık yönetimi konularını düzenlemek ve önlemler almak üzere politika yapıcılara yol gösterim hedeflenmişti. 2019 yılında atık plastik yönetimi hep gündemde idi. Avrupa Birliği 2021’de tek kullanımlık plastikleri yasaklama kararı aldı. Çünkü plastikler su yolları, nehirler, okyanuslar ve toprakta bozunmaz, birikir ve kalır. Bu nedenle atık plastikler geri dönüşümde firesiz ham madde olmalıdır. Neredeyse tamamı fosil kaynaklardan, üretilen plastiğin yaşam döngüsünde oluşan sera gazları iklim değişimine etki eder. 2019’da yayınlanan “Plastik ve İklim Değişimi: Plastik Gezegeninin Saklı Maliyeti” adlı raporda plastik üretimi ve yakılarak bertaraf ile 2019 yılında 850 milyon ton sera gazı salımına sebep olunduğu ve bu salımın 189 adet 500 MW’lık kömürlü termik santralinin salımına eşit olduğu çarpıcı rakamı verilerek, 2050 yılında bu değerin tüm sera gazı salımlarının yüzde 10-13’üne ulaşacağı belirtilmekte. Durum ciddi. Plastik sektörü güçlü bir sektördür. Atığını iyi yöneten ve sürdürülebilir üretimi başararak iklim değişimine olan etkisini azaltacaktır. Bizler de tek kullanımlık plastik tüketimini yaşamımızdan çıkarmalı ve atık plastiklerimizi geri dönüşüm zincirine sokmalıyız.

Haberin Bağlantısı: